25 Mayıs 2012 Cuma

McCarthy'cilik işte böyle bir şeydir





AKP'ye yakınlığıyla tanınan Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, gazetenin 23 Mayıs 2012 tarihli sayısında öyle bir yazı kaleme aldı ki, hayretler içinde kaldık. Bayramoğlu son zamanlara Ergenekon ve KCK tutuklamalarını kıyısından köşesinden eleştirmeye, 'kantarın topuzunun kaçtığını' söylemeye başlamıştı. Ancak, bu yazısında yazdıkları doğruysa, bırakın topuzu ortada kantar filan kalmadığı, işin tamamen çığırından çıktığı anlaşılıyor. 
Bayramoğlu'nun yazdığına göre Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu'nun KCK davasından tutuklandığı günlerde, bir öğretim üyesi arkadaşı gazeteye ziyaretine gelmiş ve içinde Cengiz Çandar'ın da bulunduğu bir 'tutuklanacaklar listesi'nden bahsetmiş. Bayramoğlu, daha sonra bu listenin gerçek olduğunu emniyetten 'teyit' etmiş. Bilginin 'teyidiyle' operasyon yapılamaz hale gelmiş ve rafa kalkmış. Bayramoğlu bu tutuklama girişimin sorumlusu olarak da Özgür düşünceyi terör örgütü teorisyenliği sanan, siyasi değerlendirmeyi keyfince yapan ve mekanizmayı tetikleyen asıl kararı veren "özerk merkez" olarak "emniyet'i, gazeteleri ve gazetecileri milli duruşa davet eden siyasi iktidarı gösteriyor ve yazısını şu sözlerle bitiriyor: İş Çandar'a ve benzerlerine uzanırsa, otoriter cesaret bu noktaya kadar gelmişse, demokrasinin beli doğrulmayacak kadar bükülmüş demektir. Bu durumda asıl beli kırılması gereken o "cesaret"tir.
Evet, nereden nereye... Ergenekon ve onu izleyen davalardaki hukuk cinayetlerine gözlerini kapayanlar, AKP'yi ve Tayyip'i yere göğe sığdıramayanlar, nasıl oldu da son zamanlarda topun ağzına geldi? McCartycilik işte böyle bir şeydir. Önce senin gibi düşünmeyenleri ölümüne suçlar, türlü iddialar ve hikayelerle bir cadı avı başlatırsın. Nefret, kuşku ve korku tüm toplumu sarar ve sonra bir bakmışsın, sıra sana gelmiş. Başka insanları kanıtsız, belgesiz bir şekilde vicdansızca suçlayan sen, pat diye tutuklanıvermişsin. Ya da Şamil Tayyar gibi, Emre Uslu gibi 'vay efendim, izleniyorum, beni öldürecekler!' diye dehşete kapılırsın. 
*****
Ali Bayramoğlu'nun bu yazısı üzerine, Radikal yazarı Oral Çalışlar bir değerlendirme yapmış. 25 Mayıs 2012 tarihli yazısında, 10 yıldır iktidarda olan ve bu dehşet ve korku ikliminden ve hukuk cinayetlerinden sorumlu olan AKP hakkında tek söz etmiyor. Bunun yerine bir komplodan bahsediyor.: “Neydi bu komplo? Tutuklamaları yaygınlaştırarak Kürt sorunu konusunda duyarlı aydınlar üzerinde bir cadı avı başlatmak... Böylece Kürt sorununun çözümünde otoriter bir zihniyeti hakim kılarak, bir korku düzeni yaratmak... Daha da derine gidersek, bu yolla yargı ve polis marifetiyle Türkiye'nin siyasi yapılanmasına bir müdahelede bulunmak...”
Bu “korku düzeni” Oral Çalışlar'ı da etkilemişe benziyor. Tayyip Erdoğan, AKP ve Fethullah Gülen cemaati hakkında tek bir söz etmeden böyle laf cambazlığı yapmak zorunda kalıyor. Kim bu cadı avını başlatanlar, korku düzenini yaratanlar, yargı ve polis yoluyla Türkiye'nin siyasi yapılanmasına müdahelede bulunmak isteyenler? 10 yıldır iktidarda olan ve devleti kılcal damarlarına kadar ele geçirmiş durumdaki parti hangisi? Çalışlar onlardan bahsedemez, çünkü kendisi onların maaşlı bir elemanı. Onların gazetesinde, onları cilalamak ve övmek için kalem oynatıyor. Tek yapabildiği suçu 'devletin genlerine' ve darbelere atmak. Bu yüzden 'düşünce yapısının ciddi bir değişim geçirmesi hiç kolay değil'miş...
Polis, yargı, otoriter zihniyet vb. Lafı dolaştırıp duruyorlar. Ne demişler, eşeğini dövemeyen, semerini döver...Bunlar da öyle.