Ergenekon davası nasıl başladı? İddialar, olaylar ve sanıklar...
Ümraniye’de bir gecekonduda 12 Haziran 2007 tarihinde 27 adet el bombası ve patlayıcıların bulunmasının ardından başlayan soruşturma dalgalar halinde devam etti. En büyük operasyonların 2008’in ilk aylarında gerçekleştirildiği soruşturma “Ergenekon” adıyla anılmaya başlandı.
Sabaha karşı evi basıldı
21 Haziran 2010 tarihinde kaybettiğimiz gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk da 21 Mart 2008 tarihinde sabaha karşı evi basılarak gözaltına alındı. 22 Mart günü gece yarısı nöbetçi hâkimlik tarafından serbest bırakıldı. Ana Ergenekon davası Birinci Ergenekon davası, Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı davası, Cumhuriyet’e molotofkokteyli atılması dosyalarıyla birleştirildi. Birinci Ergenekon davası 27 Nisan 2012 tarihindeki 225. duruşmada kapatılarak İkinci Ergenekon davasıyla birleştirildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme kararında “davaların sanıkları arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması”nı gerçekçe gösterdi. Davaların birleştirildiği ilk duruşma 7 Mayıs tarihinde yapıldı. Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek’in de aralarında bulunduğu 14 sanıklı İşçi Partililer ile Aydınlık davası 7. duruşmasında 14 Haziran’da Ergenekon ile birleştirildi.
Milletvekilleri
Tutuklandıktan sonra milletvekili seçilen Mustafa Balbay, Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisi olarak çalışırken temmuz 2008’de gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra Mart 2009’da yeniden gözaltına alındı ve tutuklandı. Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal, 12 Haziran 2011 seçimlerinde CHP’den milletvekili seçilmesine karşın tahliye edilmediler. Tutuksuz sanık eski Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün de Ankara milletvekili seçildi.
Rektörler
Davada eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu tutuklu bulunuyor. Başkent Üniversitesi kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, Nisan 2009’dan bu yana kalp rahatsızlığına karşın tahliye edilmedi. Eski 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Rıza Ferit Bernay ve Uludağ Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran dava başlamadan tahliye edildi. Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve halen 28 Şubat soruşturmasından tutuklu bulunan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz soruşturma sırasında serbest bırakılmıştı. Daha sonra Kemal Gürüz tutuklandı. Akademisyenler Doç. Dr. Ümit Sayın ve Prof. Dr. Emin Gürses de 2 yıl cezaevinde yattıktan sonra tahliye edildi.
Askerler
Ergenekon davasında teğmenden generale 68 emekli ve muvazzaf subay ile astsubay yargılanıyor. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu üçü orgeneral, 19 emekli asker tutuklu bulunuyor. Üçü emekli orgeneral, 18 emekli asker ise tutuksuz yargılanıyor.
Başbuğ da Ergenekon sanığı
İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı duruşmaları sırasında sanık komutanların beyanları gerekçe gösterilerek eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunuldu. İlker Başbuğ 6 Ocak 2012 ifadeye çağrıldı ve tutuklandı. Başbuğ, İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasıyle birleştirilen İnternet Andıcı davasının ilk duruşmasına katıldı. Başbuğ, neden savunma yapmayacağına ilişkin bir açıklama yaptı. İnternet Andıcı davasının 5 Nisan 2012 tarihindeki duruşmasında mahkeme, İkinci Ergenekon davası ile birleştirmesi kararı verdi.
Savunmalarını yapamadılar
Ergenekon soruşturmalarının ilk dalgasında gözaltına alınıp tutuklanan Kuddusi Okkır, ağır hastalığı nedeniyle ailesinin uzun süren mücadelesi sonunda tahliye edildi. Ancak Okkır tahliyesinden kısa süre sonra dava başlamadan 6 Temmuz 2008’de yaşamını yitirdi. Gazetemiz yazarı İlhan Selçuk tutuksuz yargılandığı 1. Ergenekon davasında savunmasını yapamadan, dava başladıktan 2 yıl sonra 21 Haziran 2010’da yaşamını yitirdi. Gazeteci Engin Aydın 11 Ocak 2009’da tutuklandıktan 11 gün sonra tahliye edildi. Aydın 2. Ergenekon davasında savunmasını yapamadan 6 Şubat 2011’de Ankara’da evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Ergenekon duruşmalarından bir sahne
Ergenekon davasında Ecevit’in tedavi sürecine ilişkin dönemin Ankara İl Sağlık Müdür Yardımcısı Bolkan’ın tanık olarak ifadesi alındı. Duruşmada söz alan Mustafa Balbay, Bolkan’ın, tedavi süreciyle ilgili çok ciddi suçlamalar içeren yorumlar yaptığına ve kendisine ait olduğu iddia edilen notların gündeme getirildiğine dikkat çekti.
Eruygur müşahade altına alındı
Balbay, “Yeni yasada her şeyin somut olgulara dayandırılacağı belirtiliyor” dedi. Mahkeme başkanı ise “Taleplerle ilgili konuları gerekçeleriyle söyleyeceğiz” yanıtını verdi. Balbay, “Şimdi böyle bir tanık çağrılması manidar değil mi? ‘Balbay’ın notları’, ‘Haberal’ın tedavisi’ gündeme getiriliyor” dedi.
‘Bu dönemde manidar’
Ergenekon davasında, eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in tedavi sürecine ilişkin dönemin Ankara İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa Bolkan’ın tanık olarak ifadesi alındı. CHP İzmir Milletvekili ve yazarımız Mustafa Balbay, 3. yargı paketi kapsamında tahliye taleplerinin gündemde olduğuna dikkat çekerek “Tam da böyle bir dönemde buraya böyle bir tanık çağrılıyor. ‘Balbay’ın notları’, ‘Haberal’ın tedavisi’ gündeme getiriliyor. Manidar değil mi” diye konuştu. Bolkan’ın ek klasörlerde yer almayan İstanbul Terörle Mücadale Şube Müdürlüğü’nde 24 Ağustos 2009’da alınan ifadesi, 3 yıl sonra 29 Mayıs 2012’de mahkemeye gönderildi. Duruşmalara katılmayan CHP’li vekil Prof. Mehmet Haberal, Bolkan’ın Başkent Üniversitesi Hastanesi’ni suçlayan ifadeleri nedeniyle dünkü duruşmaya öğleden sonra geldi.
Terörle Mücadele Şubesi’nin çağrısı üzerine ifade verdiğini anlatan Bolkan, 6 Kasım 2006’da yaşamını yitiren Ecevit’in Başkent Üniversitesi’nde tedavi edildiği Mayıs 2002 tarihinde Ankara İl Sağlık Müdürü Yardımcısı olduğunu anlattı. Ecevit 29 Mayıs 2002’de Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden dönemin Ankara İl Sağlık Müdürü Taner Gökçınar’ın kendisini çağırarak Ankara Valisi Yahya Gür’ün Ecevit’e acil durumda müdahale için bir ekip kurulması talimatını aktardığını anlattı. Ecevit’e acil durumda verilecek sıvı konusunda endişe ettiğini belirten Bolkan, şunları anlattı: “Başkent Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Rengin Erdal hanıma gidip acil durumda nasıl bir sıvı kullanmamız gerektiğini sordum. ‘Hasta sizin, bizi ilgilendirmez’ yanıtını verdi. Şoke olmuştum. Bu etik olarak da uygun bir davranış tarzı değildi. Durumu sağlık il müdürüne aktardım. Sağlık Bakanı Osman Durmuş’a durumu iletti. Bu aşamada bizim bir şey yapmamamızı söylemişler. Biz de ekibi lağv ettik.”
Çalmuk, Bolkan’a Emniyet’te “Mustafa Balbay’ın notlarında ‘57. hükümetin başının düşmesi özel bir planlamaydı’ ibarelerinin geçtiği anlaşılmıştır. Bahsi geçen özel planlama o dönemlerde Başkent Üniversitesi’de rahatsızlığından dolayı yattığı zaman zarfı olabilir mi” diye sorulduğunu anlattı.
‘Notlar delil olamaz’
Balbay ise söz alarak “Bilgisayarımdan çıktığı ve bana ait olduğu iddia edilen notların hukuki delil olarak kullanılamayacağına ilişkin TÜBİTAK raporları var” diye açıklama yaptı. Balbay, “Size Başkent Üniversitesi’nden hiç söz edilmeseydi. Bana ait olduğu iddia edilen notlardaki ‘Irak’a saldırıya hayır dediği için mi bitirmek istediler’ cümlesini okusaydı, yine aynı cevabı verir miydiniz” diye sordu. Bolkan, Başkent Üniversitesi Başhekimi’nin tavrının ifadesindeki düşüncelerine neden olduğunu anlattı. Bolkan’a çok sayıda soru yönelten Balbay, “Bizim bilmediğimiz devlet kurumlarında gizli tedavi diye kayıt dışı bir şey mi var” diye konuştu. Bolkan, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a acil müdahaleye ilişkin yazılı emir bulunmaz” dedi. Balbay, “Amirleriniz kimdir? 1 numara vali mi, 2 numara Sağlık Müdürü mü, 3 numara kim” diye sordu.
‘Burada numara çok’
Bolkan’ın “1 numara il sağlık müdürü, 2 mumara vali” diye yanıt vermesi üzerine Başkan Çalmuk, “Ergenekon’un 1numarası” tartışmalarına gönderme yaparak Balbay’a “Bu numara sorularının özel bir anlamı yok değil mi” diye sordu. Balbay “Burada numara çok” diye yanıt verince Çalmuk, “Artık başka numaraya geçelim” dedi.
‘Tam üstümüze basılıyor’
Bazı sorularına başkan Çalmuk’un “yorum” olduğu gerekçesiyle izin vermemesi üzerine Balbay, tanık Bolkan’ın Emniyet’te verdiği ifadede çok ciddi suçlamalar içeren yorumlar yaptığına dikkat çekti. Balbay, 3. yargı paketindeki yasal değişiklikleri anımsatarak “Yeni çıkan yasada her şeyin somut olgulara dayandırılacağı belirtiliyor” dedi. Çalmuk ise “Taleplerle ilgili konuları gerekçeleriyle söyleyeceğiz” dedi. Balbay, Bolkan’a Emniyet’te sorulan sorulara ilişkin “Bu sorular şuna benziyor. Tuncay Özkan ‘Alkollüyken namaz kılınmaz’ diyor. Ağızdan ağza dolaştıktan sonra ‘Tuncay Özkan namaz kılınmaz’ diyor diye aktarılıyor” şeklinde benzetme yaptı. Başkan Çalmuk, “Tam ortasına bastınız” sözleri üzerine Balbay, “Bizim de tam üstümüze basılıyor” dedi. Ecevit hükümetinin sarsıntılı dönemine ilişkin sekiz kitap yayımlandığına dikkat çeken Balbay, “Ecevit ile 2002-2003 yıllarında uzun sohbetlerimiz oldu. Sağlığı gayet yerindeydi” diye konuştu.
‘İzinsiz tıp da varmış’
Eski Ankara İl Sağlık Müdür Yardımcısı Bolkan’ın ifadeleri üzerine Prof. Haberal duruşmaya katıldı. Bolkan’ın ifadelerine gönderme yapan Haberal “45 yıllık meslek hayatımda yeni bir şey daha öğrendim. Belgesiz, izinsiz tıp da varmış” diye konuştu. Haberal, Prof. Dr. Rengin Erdal’ın Ecevit ile ilgili olarak “Hasta sizin, bizi ilgilendirmez” dediği iddiasını şu sözlerle yalanladı: “Rengin Hanım böyle bir şey yapmaz, yapamaz. ‘Bizi ilgilendirmez’ sözü Hipokrat yemini ile bağdaşmaz. Tanık, iddiasını belgelendirmek zorundadır ” diye konuştu. Çalmuk’un, “Haberal’ın bilgisi olduğunu neye bağlıyorsunuz” sorusuna tanık Bolkan, başhekimin amirinin bunu bilmemesinin mümkün olmadığını söyledi. Haberal’ın, “Bakara suresini okuyun. İftiranın insan öldürmekten daha da günah olduğunu öğrensin” dedi. Haberal, Bolkan’ın “Ecevit’e acil müdahale için sağlık ekibi kurulması konusunda sözlü talimat verildiği, yazılı belge olmadığı” şeklindeki ifadesini de eleştirerek “Vali bey sözlü talimat verecek. Kimsenin haberi olmayacak. Böyle bir şey olamaz” diye konuştu. Haberal mahkemenin tanık hakkında suç duyurusunda bulunmasını istedi.
Mahkemede gerginlik
Davanın 201. oturumunu açan Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, tanık dinleneceğini söyledi. Bu sırada sanık avukatlarından Celal Ülgen söz istedi, ancak Başkan Çalmuk söz vermeyeceğini söyledi. Israr eden avukat Ülgen, “Söz vermek zorundasınız” diye masaya vurdu. Başkan Çalmuk’un dışarı çıkaracağı uyarısı üzerine avukat Ülgen “Ben kişi değilim, avukatım. Beni dışarı çıkaramazsınız. Siz çık derseniz çıkmam” dedi. Mahkeme, Ülgen hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına ve İstanbul Barosu’na yazı yazılmasına karar verdi.
8’İ TUTUKLU 273 SANIKLI DAVADA 4 YILDA 18 İDDİANAME BİRLEŞTİRİLDİ, 5 MİLYON EVRAK TOPLANDI
Ergenekon dosyasında suçlu bile kaybolur
Ergenekon davasında, birleştirilen 18 iddianame, 68’i tutuklu toplam 273 sanıkla devam ederken 3. yargı paketi kapsamında tahliye beklentisi yaşanıyor. 2008’den bu yana birleştirmelerle genişleyerek süren davada sanıklar ve avukatlar davanın “hangi aşamada” olduğunu anlamakta güçlük çekiyor. 3 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan CHP İzmir milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın yanı sıra avukatlar da heyete “Davanın hangi aşamasındayız” diye soruyor. “Kuvvetli suç şüphesi” ile milletvekilleri, gazeteciler, profesörler, tahliye edilmezken 4 yılı aşkın süredir tutuklu yargılanıyor. Ergenekon dava dosyası kabardıkça “adil yargılama”nın gerçekleştirileceğine ilişkin “şüphe” de kuvvetleniyor. Davada sanıklar hakkında, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek”, “silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ya da üyelik” suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ve çeşitli ağır hapis cezaları isteniyor. Balbay son olarak “Burada bir konuda anlaşabilen dört kişi bile yok” diyerek “Bu davalar dava değil. 19 iddianame, 5 milyon ek delil klasöründen adalet çıkmaz. Burada suçlu bile kaybolur. 50 yıla eşdeğer duruşma oldu. Hâlâ örgüt bulunamadı. Örgütü bilen de çıkmadı” demişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri’de görülen Ergenekon davasında, 4 yılda toplam 18 iddianame birleştirildi. Birçok dava da “birleştirme” talebiyle sırada bekliyor. 5 milyon civarında evrak toplandığı belirtilen ve her geçen gün de yeni evrakın geldiği dava, bu hacimdeki evrakla içinden çıkılamaz bir hale geldi. Birinci Ergenekon sanıkları 2007 ve 2008’in ilk aylarından bu yana cezaevinde 4. yıllarını doldurdu. 2009 yılından bu yana tutuklu yargılanan İkinci Ergenekon sanıkları da 3. yıllarını tamamladı. İrtica ile Mücadele Eylem Planı dosyası sanıkları ise 2010 yılından bu yana tutuklu yargılanıyor. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ocak 2012 tarihinde tutuklandı ve mahkemenin birleştirme kararıyla “uçsuz bucaksız” Ergenekon dosyasına katıldı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İşçi Partililer, gazetemiz yazarları, milletvekilleri, gazeteciler, siyasi parti genel başkanları, generalden teğmene emekli ve muvazzaf askerler, sendikacılar, akademisyenler, polis müdürleri, organize suçtan başka davalardan hükümlü ve tutuklular, bir torbaya atılmış durumda. Birleştirilen davalarda bugüne kadar toplam 499 duruşma gerçekleştirildi. 14’ü gizli tanık 100’e yakın tanık dinlendi. Mahkeme, dava sırasında milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tutukluluk halinin devamı konusunda, kamuoyu ve TBMM’deki tartışmalara karşın ısrar etti. 3. yargı paketi kapsamında “adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasında” süre sınırlaması kaldırılınca davada tahliye umutları belirdi. Aralarında Balbay, Prof. Dr. Haberal, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da bulunduğu sanıklar “uygun görülen adli kontrol sistemi uygulanarak” tahliyelerini talep ettiler. (Hatice Tuncer, Cumhuriyet, 10 Temmuz 2012)