11 Nisan 2012 Çarşamba

Deniz Feneri yolsuzluğunda güdümlü yargı tartışmaları

Türk Medyasından yolsuzluk, güdümlü yargı, nepotizm (eş-dost-akraba kayırma) haberleri (11 Nisan 2012)




ONURKAN AVCI / BİRGÜN

Deniz Feneri Soruşturması çerçevesinde ‘örgütlü dolandırıcılık’ suçlamasıyla işlem başlatan savcıların görevden el çektirilmesinin ardından, yeni savcılar iddianamelerini önceki gün tamamladı.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008’den beri sürdürdüğü davada,  görevden alınan savcıların, şüphelilerin tutuklanması istemiyle mahkemeye gönderdiği sevk yazılarında örgüt üyeliği ve nitelikli dolandırıcılık öne çıkarken, iddianamede bu suçlamaların bulunmaması dikkat çekti.

YENİ SAVCILAR FARK YARATTI!

526 sayfa olduğu belirtilen yeni iddianamede hiçbir şüpheli hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak, örgüt üye olmamakla birlikte örgütüne adına suç işlemek, örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” ve “birçok kez nitelikli dolandırıcılık” suçlamasına yer verilmemesi oldu.
 
Bunlar yerine; 45 şüpheli hakkında sürdürülen soruşturmada 20 kişi hakkında “özel evrakta sahtecilik”, “Kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştirak” ve “Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal” suçlarından dava açıldı.

KÖSTEBEKLER DE DOSYA DIŞI
Görevden alınan savcılar, sevk yazılarında “Örgütün kurucuları, kamu görevlisi aracılığıyla haklarındaki iletişimin dinlenmesi tedbirinin uygulandığı öğrenmişlerdir” tespitini yapsalar da, yeni savcılar ise köstebek olduğu iddia edilen 3 şahıs hakkında da takipsizlik kararı verdi.

ESKİ SAVCILAR: GELECEĞİ GEÇMİŞİNDE GİZLİ

Öte yandan; görevden el çektirilen savcıların yakın çevresinden aldığımız bilgiye göre, eski savcılar davanın akıbetinin ne olacağı sorusunu şöyle yanıtlıyor: ‘Soruşturmanın geçmişine bakarsanız, geleceğinin ne olacağını görürsünüz!’
Kendilerinin dosyadan alınmasıyla başlayan sürecin, bu iddianameyle hız kazandığını belirten savcıların şöyle söylediği öğrenildi:

‘O ZAMAN NEDEN TUTUKLANDILAR?’

“Biz soruşturmadayken sorguya sevk ettiğimiz kişileri, yani tutuklanan kişileri “örgüt kurmak, yönetmek ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sevk ettik ve bu şahıslar o suçlardan tutuklandılar. Yani tutuklayan mahkeme, örgütün de nitelikli dolandırıcılığın da olduğunu biliyorlar ki tutuklamışlar. Yoksa ‘burada örgüt nerede denilip’ tutuklamazlardı. Tahliye edilenler de ‘örgüt yok’ denerek tahliye edilmedi. ‘Delillerin toplanmış olmasına göre, tutuklamaların tedbire dönüşmemesine göre’ denilerek tahliye edildiler. Onlar tutuklandığına göre demek ki biz yanlış yapmamışız. Zaten bu durum bile şimdiki savcıların yanlışının ispatıdır.”

‘İDDİANAME BİR SUÇÜSTÜ BELGESİDİR’

Yeni iddianameyi BirGün’e değerlendiren CHP’nin hukukçu vekillerinden Atilla Kart ise, “Bu iddianame bir suçüstü belgesidir. Hükümetin ortada her ne varsa ona, ne kadar dahil olduğunun belgesidir” dedi.
Bu iddianamenin AKP’nin bir mesajı olduğunu belirten Kart, “Hükümet diyor ki: Deniz Feneri’ne dokunamazsın. Yani Fener’e de dokunan yanar!”
Soruşturmanın böylece karanlığa gömülmeye çalışıldığına işaret eden Kart, konuya ilişkin Perşembe yada Cuma günü Meclis’te bir basın toplantısı yapacağını da sözlerine ekledi.

Yargılayanla yargılanana aynı oranda ceza istemi!
Soruşturma kapsamında şüpheliler Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın şikayeti üzerine soruşturmayı sürdürülen savcılar soruşturmadan el çektirildikten sonra, haklarında dava açılmıştı. Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, savcılar hakkında “Resmi belgede tahrifat, görevi kötüyü kullanma” suçundan dava açmıştı. Savcı Nadi Türkaslan hakkında 4 yıldan 11 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, diğer savcılar Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkında, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istenildi. Şüpheliler hakkındaki iddianamede ise, üç suçu birden istenilen ceza miktarı 3 yıl 9 aydan 14 yıl 6 aya kadar hapis cezasını öngörüyor. İddianamede ‘daha az cezayı gerektiren hal’i düzenleyen TCK’nın 211 nolu maddesinin de uygulanması talep edildi.

NE OLMUŞTU?

Soruşturmadan alınan üç savcı, 10 Temmuz 2011 tarihinde mahkemeye gönderdikleri sevk yazısında, şüpheliler Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Zahid Akman, Erdoğan Kara ve diğerlerinin Deniz Feneri e. V’nin parasını amacı dışında ve şahsi olarak kullanmak amacıyla suç örgütü kurup yönettiklerini anlatarak şu tespitte bulunmuşlardı: “Örgütün amacı doğrultusunda, Almanya’da kurulu ve faaliyet gösteren Deniz Feneri e. V isimli derneğin yardım amacıyla toplandığı paraları yıllar içinde şahsi olarak kullanıp mal edindikleri, birçok kez nitelikli dolandırıcılık suçları ile durumu gizlemek için Deniz Feneri e.V’ye ait yardım belgeleri üzerinde sahtecilik suçlarını işledikleri tespit edilmiştir.”